Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır. PISA’nın temel amacı, öğrencilerin okulda öğrendikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanma becerisini ölçmektir. Ayrıca gençlerimizi daha iyi tanımak; onların öğrenme isteklerini, derslerdeki performanslarını ve öğrenme ortamları ile ilgili tercihlerini daha açık bir biçimde ortaya koymaktır.
PISA’da zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır. PISA araştırmasında kullanılan “okuryazarlık” kavramı, öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır.
PISA, OECD tarafından üye ülkeleri arasında 2000 yılından beri uygulanan bir sınavdır. Ülkemiz ise bu sınava ilk kez 2003 yılında katılmıştır. Ancak bu yıldan itibaren alınan sonuçlar ülkemiz adına pek iç açıca olmamıştır. Bu nedenle de uzmanlar ve yetkililer tarafından eğitim sistemimiz, müfredatımız ve ölçme, değerlendirme metodumuz uzun süredir tartışılmakta. 2017 yılına geldiğimizde ise MEB, müfredatta başlattığı değişikliklerle beraber sınav sistemi ve içerikleriyle ilgili de devrim niteliğinde kararlar aldı. Her yıl 8. sınıftan ortalama 1 milyon 200 bin öğrencinin mezun olduğu ülkemizde bir üst kademeye geçiş için TEOG uygulanmaktaydı. MEB, geçen yıl TEOG’u LGS’ye dönüştürürken LGS’ye girmeyi zorunlu olmaktan çıkarıp isteğe bağlı hale getirdi. Beraberinde sınav içeriğiyle ilgili Aralık 2017’de örnek soru kitapçığını yayınladı. Yayınlanan kitapçıktaki soruların çoğunluğu alışılagelmiş soru yapılarından uzak tamamen PISA tarzı sorulardan oluşmaktaydı. Haziran 2018’de uyguladığı LGS’de de sorular bu doğrultuda hazırlandı. Ardından 2018 – 2019 eğitim öğretim yılının başlamasıyla Ekim, Kasım, Aralık aylarında MEB, her ay örnek soru kitapçığı yayınlamaya devam etti. Yardımcı kaynak ve sınavlara hazırlık için yayın yapan yayınevleri de kitaplarını bu doğrultuda hazırlamaya başladı. (Her ne kadar birçok yayınevi hâlâ o alışılagelmiş TEOG sorularından oluşan kitaplarını piyasaya sürmeye devam etse de LGS’yle uyumlu örnekler de yok değil.) Artık Türkiye’de PISA tarzı içerikler ve uygulamalar yavaş yavaş oturmaya başlamış oldu.
Yeni Tarz Sorular, Alışkanlıklar, Beklentiler, Çözüm Stratejileri
Yayınlanan örnek sorular dikkate alındığında soru tarzlarının alışılmışın dışında bir yaklaşımla hazırlandığı, sadece akademik bilgiyi değil, kalıpların dışında düşünmeyi, iyi bir okuryazar olmayı, okuduğunu anlama, yorumlama ve sorgulama becerisi gerektirdiğini gösteriyor. Kısa ve küt sorular yok. Kitabın ortasında doğrudan bilmeyi gerektiren sorular da yok. Sorular; öğrencinin akademik bilgisini, görsel zekâsını, dikkatini, yoğunluğunu ölçüyor. Bir yandan da üç boyutlu bir sorgulama yapıyor: Okuma, anlama ve yorumlama.
Derslerine düzenli çalışan, öğrenirken ezberleyen değil, aynı zamanda öğrendiğini sorgulayan, günlük yaşamında da sorgulayıcı bir yaklaşımı ilke edinen, kitap okuyan, okuduğunu yorumlayabilen, günceli takip eden öğrenciler bu sınavda başarılı olabilir. Soruların başında verilen yönergeleri dikkatli okumak ve görmek gerekir. Sorular günlük hayatla da bağlantılı. Öğrenci, soruyu okurken aynı anda günlük hayatı da akademik bilgiye katmalı. Düşünme ile davranışı aynı anda kullanmalı. Uzun sorular görseli de önemsiyor. Okumanın yanına görseli de dikkate almak lazım.
Yoğunlaşmak, odaklanmak, uzun süreli düşünmek uzun sorular için gerekli. Sorular öğrencinin soyut düşünmedeki dikkatini, sabrını, yoğunlaşmasını ölçüyor. Durup düşünmekte zihinsel tembellik yapan, zihnini doğru davranışta kullanmayan öğrencilerin kalem bırakacağı zorluk ve yoğunlukta sorular. Kitap okuma alışkanlığı olmayan, elinde akıllı telefonu düşmeyen, bilgisayar oyunları ile içli dışlı olan, yeme içme dışında günlük hayatı sorgulamayan çocukların anlamakta, yapmakta ve çözmekte başaramayacağı bir sınava dönüşüyor LGS. Kitap okumak, okuduğu kitabı durup yorumlamak, lego ve robotik çalışmalar yapmak, çocuğu düşünmeye zorlayan oyunlar, aktiviteler LGS’ye hazırlamanın doğru metodu.
MEB’in müfredat kitaplarında yeni nesil sorular etkinlik ve alıştırma adı altında yeterli olmasa da var. Öğretmenler yıllardır alışkın oldukları soru tarzını çözmeye devam ettikleri için mantık muhakeme soruları üzerinde yeteri kadar durulmuyor. Birde öğrencinin okul ve aile kaynaklı ezberci öğrenme tarzını da eklediğimizde öğrenciler yeni nesil soru tarzı çözmekte zorlanıyor.
LGS, bir öğrencinin 7 yıllık eğitim alışkanlığını değiştirmeye yönelik bir akademik ve davranış değiştirme çalışmasına dönüşüyor. Bu dönüşüme adapte olabilen öğrenciler kısa sürede kendini toparlayıp akademik başarı yakalayabilir.