Cümlede anlam konusu Türkçe dersinde en eğlenceli ve basit konulardan biridir. Pruva Akademi farkıyla anlatılan bu konunun ayrıntılarını anlattığımızda, bu konu ile ilgili tek bir soru bile kaçırmamaya özen göstermelisiniz.
Cümlede Anlam İlişkileri
Neden – Sonuç İlişkisi
Neden – Sonuç ilişkisine baktığımızda verilen yargı, gerekçesi ile beraber verilmektedir. Eğer iki cümle birbirine bağlayışı bir cümle ile bağlanabiliyorsa burada neden – sonuç ilişkisinden bahsedebiliriz. Bunun için verilecek örnekler;
Yağmur yağışından dolayı vapur seferleri iptal edilmişti. (Vapur seferleri iptal edildi çünkü yağmur yağmıştı).
- Yağmurun yağması: nedendir
- Vapurun ertelenmesi: sonuçtur.
Amaç – Sonuç İlişkisi
Amaç – sonuç ilişkisinde cümlelerde yargı gerçekleşmeden amacı verilmektedir. Genel olarak cümlede için edatı ile kullanım sağlanır. Bunun yanı sıra için yerine amacıyla getirildiği zaman eğer anlamlı oluyorsa burada bir amaç – sonuç cümlesi oluşur.
Örnek olarak;
Zayıflamak için egzersiz yapıyor
Bu cümlede kilo vermek amacıyla yani zayıflamak amacıyla egzersiz yapıyor
- Zayıflamak: amaçtır
- Egzersiz yapmak: sonuçtur
Koşul – Sonuç İlişkisi
Eğer bir yargı gerçekleşecekse bu durum başka bir yargıya bağlıdır. Genel olarak bu durum –se, -sa gibi şart kipleri ile yapılmaktadır.
Karnen iyi olursa sana bisiklet alırım
- Karnen iyi olursa: koşuldur
- Bisiklet alırım: sonuçtur
- Anlatım Özellikleri
Dolaylı Anlatım ve Doğrudan Anlatım
Doğrudan anlatım, herhangi birinin sözünün değiştirilmeden aktarılmasıdır. Dolaylı anlatımda ise kişinin sözü biraz daha değiştirilerek anlatılmaktadır.
- Atatürk: “Ne Mutlu Türküm Diyene” der. (Burada doğrudan anlatımdan bahsedilmiştir).
- Atatürk Hayatta en hakiki mürşitin ilim olduğunu söyler (burada dolaylı anlatımla ilgili örnek verilebilir. Yani bu söz verilen anlam değişmeden biraz daha değiştirilerek aktarılmaktadır).
Duruluk İlkesi
Duruluk, cümlede gereksiz olan tek bir sözcüğün dahi kullanılmaması durumudur.
Örnek olarak;
- “Birlikte ıslandık yağan yağmurda”
Burada yağan sözcüğünün gereksiz kullanımından bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu cümlede duruluk söz konusu olmamaktadır.
Yalınlık İlkesi
Yalın anlatımda sade anlatım cümlelerinin kullanılması ön görülür. Bu cümlelerin içerisinde “söz sanatları” çok az bir şekilde kullanılırken; süslü bir dil kullanılmamaktadır. Örnek olarak;
- “Dereler, bir altın kızıllığı ile çağıldarken, bana yurdumu geri verin diye bağırmaktaydı”
Yukarıdaki cümlede yalın anlatım yoktur. Bunun nedeni de içinde anlatılan şeyler süslü anlatım ile söz sanatları kullanılarak anlatılmıştır.
Doğruluk İlkesi
Bir cümlede dil bilgisi kurallarına uygunluk, doğruluk ilkesidir. Örnek olarak;
- “Ayşe ona dert, Ali de ona mutluluk verdi”
Cümlesinde eksiklik vardır. Buradaki eksiklik yüklem eksikliğidir. Yani “Ayşe ona dert (verdi)” şeklinde olmalıdır.
Özlülük İlkesi
Az söz ile çok fazla şey anlatmak özlülük ilkesinin konusudur. Burada örnek verilen şeyler Atasözleri ve bazı şiirler olabilir.
- “Damlaya damlaya göl olur”
Atasözü aslında bir özlü ifadedir. Burada az bir sözcük ile çok şey anlattığı için özlülük ilkesi içerisine girmektedir.
Özgünlük İlkesi
Bir cümlenin kendine özgü ve kendine has olması, özgünlüktür. Yani daha çok açacak olursak, bir cümle daha önce hiçbir şekilde duyulmamış olacak ki bu da özgünlük ilkesi ile bağdaşmaktadır. Örnek bir cümle;
- “Bu karanlıkta korkusuzluktan bahsetmek delilik olmalı”
Bu cümlenin özgün bir cümle olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü daha önce kimse tarafından yazılmamış ve bu şekilde bir araya getirilmemiştir.
Açıklık İlkesi
Açıklık ilkesinde cümlede olan anlam tek ve net şekildedir. Cümlede olan anlam belirsizlikleri, bu anlam ilkesinde aykırı olmaktadır. Örnek olarak;
- “Yaralı adama bakıyordu”
Yukarıda verilen cümle açık bir cümle değildir. Çünkü bu cümlede kimin yaralı kadına baktığı belli değildir.
- Cümlede Kavramlar
Üslup (Biçem) ve İçerik Cümlesi
İçerik, bir yazarın ne anlattığı ve biçem de nasıl anlattığı ile ilgilenmektedir. Örnek olarak;
- “Zülfü Livaneli, romanında evinden atılan yaşlı bir kadının dramını anlatıyor.”
Bu cümlede romanda ne anlatıldığı aktarıldığından dolayı içerik cümlesine örnek olmaktadır.
- “Zülfü Livaneli, romanında sadece ve akıcı bir anlatıma başvurmuştur. Bunun yanı sıra olağanüstü ögelere de yer vermiştir”
Bu cümlede ise romanın dili ile ilgili olarak bilgi verildiği ve romanın nasıl anlatıldığına değinilmiştir. Dolayısıyla bu cümle üslup yani biçem cümlesidir.
Öznel ve Nesnel Cümleler
Öznel yargıda kişiden kişiye değişkenlik gösterirken, yargılanan yorumlar vardır. Ancak nesnel yargılarda bir şeyin kişiden kişiye değişmemesi durumu söz konusudur. Yani yorumlanamayan yargıla mevcuttur. Örnek olarak;
- “Halit Ziya Uşaklıgil’in kitaplarını okuduğum zaman, kendimi o dünyada hissediyorum.”
Yukarıdaki cümle öznel bir cümleye örnektir. Bunun nedeni ise hissediyorum ifadesi öznel bir ifade olduğu için kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilmektedir. Yani o kişi o dünyada hissedebilir, ancak başkası farklı şeyler düşünebilir.
- “Halit Ziya Uşaklıgil, çoğunlukla romanlarında eski Türkçeyi kullanmıştır.”
Yukarıdaki cümlede ise nesnel bir ifade kullanılmıştır. Bunun nedeni ise eski Türkçe kullanması kişiden kişiye değişmemektedir.
Varsayım Cümlesi
Gerçekleşmemiş olan bir olayın aslında gerçekmiş gibi kabul edilmesi ve durumu da ona göre yorumlamaktır.
Tut ki, diyelim ki gibi ifadeler genel olarak varsayımda kullanılır.
- “Diyelim ki kış geldi”
Yukarıda verilen cümle, bir varsayım cümlesidir.
Tanımlama Cümlesi
Tanımlama cümlesinde bir kavramın tanımının yapıldığı cümlelere denilir. Nedir ya da kimdir sorularına cevap verebilen tanımlama cümlesi, nesnel veya öznel olabilmektedir. Örnek olarak;
- “Nefret, siyahtır”
Cümlesinde bir tanımlama yapılmıştır. Burada nefret nedir sorusunun cevabı verilmiştir. Yani bu tanımlama hem öznel hem de nesnel olabilir.
Düşsel Ögeler
Bu sorularda da düşsel öge denildiği zaman aslında mecaz anlamlı sözcüklerden bahsedilmektedir. Yani burada hayali olan unsurlara ve söz sanatlarına sık bir şekilde yer verilmektedir.
- “Gördüm sonbahar kaynıyor, Çatlamış dudağında evrenin”
Bu dizelerde düşsel ögeler vardır. Yani sonbaharın kaynaması ile evrenin dudağının çatlaması gibi anlatımlar mecaz anlamlı ifadelere örnek verilebilir. Dolayısıyla bunlar aynı zamanda düşsel ögelerdir.
Azımsama Cümlesi İle Küçümseme Cümlesi
Azımsama ve küçümseme cümleleri genel olarak birbiriyle karıştırılmaktadır. Ancak azımsamada miktar olarak az bulmak söz konusuyken; küçümsemede de küçük görmek söz konusudur.
- “Aldığım haftalık neye yetiyor ki! “
Yukarıdaki cümlede bir azımsama söz konusudur. Bunun nedeni kişi, aldığı haftalığın miktarını az bulmaktadır.
- “Bu yazıyı çocuklar da yazar.”
Yukarıdaki cümlede ise örnek bir küçümseme cümlesi verilmiştir. Yani yazılmış olan yazı, o kadar küçük görülüyor ki kim olsa yazar denilmek istenmiştir.
Çıkarım
Bir yargıdan başka yargıya varma durumuna çıkarım denilir. Örnek olarak;
- “Gözleri kızarmış, demek ki çok ağlamış.”
Bu cümlede gözlerinin kızarmasından ağladığı çıkarımı yapılmıştır.
Aşamalı Durum
Aşamalı durumlar, merdiven çıkmak ya da inmek gibi durumlara benzetilebilir. Örnek olarak;
- “Öğrenci giderek daha çok ders çalışıyor.”
Burada öğrencinin giderek daha çok çalışması, aşamalı duruma örnek olarak verilebilir.
Hayıflanma ve Pişmanlık Cümleleri
Bu iki kavramın cümleleri de birbiriyle oldukça fazla karıştırılır. Hayıflanma durumunda yapılmamış olan şeylerden dolayı hissedilen pişmanlık ve üzüntüdür. Ancak Pişmanlık durumunda ise yapılan bir şey yüzünden hissedilen üzüntüden bahsedilir. Örnek olarak;
- “Zamanında keşke daha çok gitseydim.”
Yukarıdaki cümlede zamanında yapılamayan ve az yapılan şeyden dolayı duyulan pişmanlık dile getirilmiştir. Dolayısıyla kişi burada hayıflanmaktadır.
- “Geçen hafta keşke onunla konuşmasaydım”
Cümlesinde de yapılan bir eylemin üzüntüsünden bahsedildiği için burada bir pişmanlık söz konusudur.
Yakınma
Burada sızlanmak, dert yanmak ve şikayet etmek gibi durumlar söz konusudur. Örnek olarak;
“Benim neler yaşadığımı kimse anlamıyor.” Cümlesinde bir yakınma durumu söz konusudur. Yani bu cümlede sızlanma, şikayet vardır.
Öykünme
Bir kişinin yaptığını yapmaya çalışmak ve ona benzemeye çalışmak, öykülenmedir. Örnek olarak;
- “Ali, abisi gibi davranıyor”
Yukarıda verilen cümle, öykülenme cümlesine bir örnektir.
Yadsıma
Yadsımanın diğer anlamları inkar etmek ve reddetmek cümleleridir. Örnek olarak;
- “Kim demiş onu öpmüşüm diye?”
Yukarıdaki cümlede kişi, onu öptüğünü inkar ettiğinden dolayı bu cümle yadsıma cümlesine bir örnektir.
Kanıksama
Bir şeyin çok tekrarlanmasından ötürü, buna alışmak ve durumu kabullenmek, kanıksamadır. Örnek olarak;
- “Çocuğa sürekli bağırdığı için, çocuk buna artık aldırmıyor.”
Yukarıda verilen cümlede çocuğun sürekli olarak azar işitmesi de kanıksama örneklerindendir.