Biyolojik Mücadele Nedir ?

Zararı olan canlıların popülasyonlarını azaltmak amacı ile kimyasal madde değil de zararlı canlı popülasyonunu azaltacak başka canlıların kullanılmasına biyolojik mücadele denmektedir. Farklı bir şekilde tanımlayacak olursak bitki hastalıkları, böcekler ya da yabancı otlar kullanımı ile başka  organizmaları kullanarak mücadele etme yöntemi de denebilir. Biyolojik mücadele temelinde av – avcı bağı bulunmaktadır. Yani özünde parazitlik otoburluk ya da başka doğal mekanizmalar bulunmaktadır. Oluşan biyolojik zarar ile mücadele de üç ana strateji bulunmaktadır:

  1. Dışarıdan getirme olarak adlandırılan klasik yöntem birincidir. Zararlı popülasyonun çevresine doğal düşmanını koyup kontrölü sağlamak bu yöntemin ana tanımıdır.
  2. Çoğaltma ikinci yöntemdir. Zararlı popülasyonu önlemek için hızlı bir şekilde ve sayıca fazla bir şekilde doğal düşman üretimi sağlanır. Üretilen bu doğal düşmanlar zararlı popülasyon çevresine bırakılır.
  3. Koruma son yani üçüncü yöntemdir. Doğa içerisinde zaten barınmakta olan doğal düşmanların normal bir süreç içerisinde yaşaması sağlanır. Bu durumda da kontrollü bir koruma gerçekleşerek zararlı popülasyonun önlemi alınmış olur.

Neden Biyolojik Mücadele Yapılmalıdır ?

Nerdeyse bütün ülkeler de kullanılan biyolojik mücadele yönteminin neden bu kadar kullanıldığı merak edilen bir durumdur. Zararlı canlılar ile mücadele de iki yöntem vardır. bunlardan bir tanesi biyolojik mücadeledir. İkincisi ise kimyasal mücadeledir. Ama genel anlamda tercih edilen biyolojik mücadele olmuştur. Biyolojik mücadelenin neden yapılması gerektiğini maddeler halinde sayacak olursak;

  • İnsan yaşamına ve çevre sağlığına ilişkin herhangi olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır.
  • Doğal düşman olarak adlandırılan canlıları korumaktadır.
  • Konukçular ile özelleşen doğal düşmanlar mevcuttur.
  • Oluşabilecek potansiyel zararları kontrol altında tutabilmektedir.
  • Uygulama esnasında kullanılabilecek pek çok etmen doğa içerisinde mevcuttur.
  • Biyolojik mücadele ekonomik açıdan ucuz bir yöntemdir.
  • Biyolojik mücadele dışarıdan bir yardım almadan ve doğal dengeyi bozmadan kendi halinde de gelişebilmektedir.
  • Oluşabilecek olan dayanıklılık problemi yoktur.
  • Biyolojik mücadele esnasında doğal düşmanlar etki kurabileceği zararlı canlıyı kendi kendine bulabilir ve onları kontrol altına alabilirler.

Kimyasal Mücadele Özellikleri Nelerdir ?

Neden biyolojik mücadele yapılmalıdır başlığı ile biyolojik mücadeleyi anlamış olduk. İkinci yöntem olarak kimyasal mücadele bulunmaktadır. Fakat biyolojik mücadeleye gör bu seçenek az kullanılmaktadır. Peki merak edilen kimyasal mücadelenin özellikleri nedir diye sorarsak;

  • İnsan yaşamını ve çevre sağlığına ilişkin olumsuz yan etkileri bulunmaktadır.
  • Doğal düşman olarak bilinen canlıları tamamı ile yok eder.
  • İlaç kullanımı ile yapılmakta olan bu işlemde ilaçlar seçicilik oluşturmaz. Sonucuna ise uygulanan ortamda bulunan canlıların hepsini öldürebilir.
  • Ortamda zararlı potansiyeli olabilecek canlılar baş zararlı haline gelebilir.
  • Kullanılan tarım ilaçları uygulamasının devamlı kullanımı zorunlu bir hal alır.
  • Kimyasal mücadele ekonomik açıdan maliyeti olan bir yöntemdir.
  • Tarım ilaçlarının tek seferlik olmadığını söylemiştik. Bu tarım ilaçlarının her uygulamasından sonra doğal denge biraz daha bozulmaktadır.
  • Dayanıklılık gibi bir problem ile karşı karşıya bırakabilir.
  • Uygulama esnasında yapılabilecek hatalardan kaynaklı her zaman beklenen sonucu elde etmeyebilir.

Doğal Düşmanlar Nelerdir ?

Doğada doğal bir şekilde yaşayan böcekler, bakteriler, virüsler, funguslar (mantarlar), nematodlar, kuşlar, balıklar, salyazgozlar, sümüklü böcekler ya da memeliler, protozoalar vb. canlı popülasyonlarının hemen hemen hepsinde doğal düşman olarak bilinen türler bulunmaktadır. Zararlı popülasyonlar için de belirlenmiş doğal düşmanlar mevcuttur. Kimyasal mücadele ile uygulanan yöntem de istenilen sonuç  elde edilmediğinden dolayı çoğu topluluk biyolojik mücadeleyi kullanmayı seçmişlerdir. Biyolojik mücadele içerisinde doğal düşmanları 3 ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar patojenler, parazitoidler ve predatörlerdir.

Predatör Doğal Düşmanlar ( Avcı Böcekler )

Yaşamı boyunca serbest bir şekilde yaşayan canlılardır. Av – avcı temelinde avcı grubuna girerler. Avlarını yerler ya da avın vücudunda bulunan bütün ısıyı emerek avını öldürür. Genellikle boyları avlarından daha büyük olur. Avlarını yiyerek kendi gelişimlerini tamamlarlar. Gelişimin gerçekleşmesi için de pek çok ava ihtiyaçları bulunan canlılardır. Bu avcılara örnek olarak gelin böcekleri, avcı akarlar, altın gözlü böcek ya da örümcekleri verebiliriz.

Gelin Böcekleri

Gelin böceklerinin boyları birbirlerinden farklıdır. Üzerlerinde bulunan desenler de farklılık gösterir. Avcısı oldukları çeşitler;

  • Yaprak bitkilerinin bazıları kırmızı örümceklerin avcısı olur.
  • Yaprak bitkilerinin bazıları da beyaz sineklerin avcısı olmaktadır.

Altın Gözlü Böcek

Altın gözlü böceklerin beslenmesin de pek çok emici zararlı canlılar ile küçük tırtıllar ya da güve yumurtaları bulunmaktadır.  Emici zararlı canlı olarak sayılabilecekler;

  • Yaprak biti
  • Kırmızı örümcek
  • Beyaz sinek
  • Yaprak pireleri

Avcı Akarlar

Avcı akarlar armut biçimde ve genel de açık sarı renkte bir vücuda sahip olurlar. Yapraklar üzerinde büyüteç kullanılarak inceleme yapıldığında görülebilmektedir. Avları ise şu şekildedir;

  • Yaprak uyuzları
  • Kırmızı örümcekler
  • Yaprak pireleri yani yeşil sinek
  • Tırtıllar

Parazitoit  Doğal Düşmanlar ( Asalak Böcekler)

Yumurtlayarak çoğalırlar. Yumurtalarını konukçusunun içerisine ya da üstüne bırakıp gelişmesini tamamlamayı beklerler. Konukçusunu öldüren canlılardır. Ergin hale gelene kadar sadece bir tane konukçu ile ihtiyaçlarını giderebilirler. Faydalı böcek olarak bilinen parazitoitlerin bir kısmı yaprak bitlerini, bir kısmı beyaz sinekleri,  bir kısmı tırtılları, bir kısmı da böcek yumurtalarını parazit oluşturup öldürürler.

Patojen Doğal Düşmanlar

Böcekler üzerinde hastalık oluşturarak böcekleri öldürebilen mikroorganizmalardır. Bunlar genel olarak bakteri, virüs, mantar yani fungus vb. olarak bilinirler.

Biyolojik Mücadele İçin Kullanılan Doğal Düşmanların Korunma Yolları Nelerdir ?

Biyolojik mücadele olması gerektiğinde doğal düşmanlar ana elemanlarımızdır. Bunların korunması bizim için oldukça önemlidir. peki nasıl korumalıyız;

  • Etki kapasitesi geniş olan kimyasal ilaçlar kullanımı yapılmamalıdır.
  • Seçici olarak bilinen ilaçlar tercih edilmemelidir.
  • İlaçla mücadele zorunlu bir hal aldı ise dozunu uygun ayarlayıp uygun bir yerde ve miktarını az kullanarak uygulamaya geçilmeli.
  • Doğal düşmanları çoğaltabilecek besin ortamları oluşturulmalıdır.
  • Doğal düşmanların yerleşimi açısından sıkıntı yaşamayacak yapay barınaklar oluşturulmalıdır.
  • Doğal düşmanların çalışmasına mani olacak toz ya da karınca gibi şeyler o alandan uzaklaştırılmalıdır.

Biyolojik Mücadeleyi Olumsuz Etkileyebilecek Faktörler

Biyolojik mücadele temelinde olması gereken bir durumdur. Bu olay gerçekleşirken bazı olumsuz faktörler oluşabilir. Uygulama esnasında olumsuz açıdan etki oluşturabilecek faktörleri başlıca şu şekilde sıralayabiliriz;

  1. Zararlı Ve Hastalıklara Karşı Kullanılan Zirai İlaçlar:

Zararlı  popülasyona etki gösteren ilaçların çoğu yararlı popülasyona da etki gösterip zehirleyebilir.

  • İklim:

Bir kısım doğal düşmanın çoğalabilmesi ve işlemlerini gerçekleştirebilmesi için iklim uygun bir durumda olmayabilir.

  • Karıncalar:

Karıncalar, zararlı popülasyonun salgı olarak yaptığı tatlımsı maddeler ile besleniyorlar. Bu da zararlı popülasyonu doğal düşmanlardan koruyan bir duruma getiriyor.

  • Toz:

Parazitoit ya da predatör böceklerin belirli bir etkinlikleri vardır ve bu etkinlikleri azaltıcı etkiyi toz oluşturmaktadır.

  • Ergin Gıdası:

Pek çok faydalı böceğin olgunlaşmamış halinde beslenme yaparken ya da çoğalma esnasında polen, balözü gibi maddelere ihtiyaçları bulunmaktadır.